
Frigler ile ilgili olarak anlatılan en ilginç
hikâye, Herodotos tarafından aktarılan hikâyedir. Dilin daha doğrusu anadilin kaynağına/ortaya
çıkışına yönelik olarak tarihte bilinen ilk deney olan ve Mısır’da MÖ 7.
yüzyılda hüküm süren I. Psammetikos (Psamtik) döneminde geçen
bu hikâyede ilginç bir yönteme başvurulur. Bu hikâyeyi Herodotos dışında
aktaran herhangi bir Antik Çağ yazarı bulunmadığı için doğrudan
Herodotos’un Tarih adlı eserinde verildiği şekilde aktarmak
yerinde olacaktır (II, 2):
“Mısırlılar, Psammetikos zamanından önce,
kendilerini dünyanın ilk insanları sayıyorlardı. Ama gün gelip de Psammetikos
krallığı ele alınca ve ilk insanların kimler olduğu merakına düşünce, işte o
günden sonra diyorum, kendilerini gene bütün öbürlerinin en eskisi saymakla
beraber, Phrygialıların kendilerinden de eski oldukları kanısına vardılar.
Psammetikos, soruşturmalarına rağmen, dünyaya ilk gelen insanların kimler
olduğunu bir türlü öğrenemeyince, şu anlatacağım çareye başvurdu: Bir çobana,
rasgele iki tane yeni doğmuş çocuk verdi, bunlar ağıla konacak
ve şöyle büyütülecekti: Çocukların yanında kimse ağzını açıp tek söz söylemeyecekti;
ayrı bir odada kendi başlarına büyüyeceklerdi; çoban, belli saatte keçileri alıp
yanlarına götürecek süt içirip iyice doyuracak, sonra kendi işlerine bakacaktı.
Psammetikos’un böyle yapmasının ve bu emri vermesinin nedeni, çocukların
viyaklamalar çağını aştıktan sonra ağızlarından çıkacak ilk sözü yakalamaktı;
gerçekten de öyle oldu. Üzerinden iki yıl geçince, bir gün çoban kapıyı açıp
içeri girdi, önünde diz üstü duran iki çocuk, ellerini uzatarak, “Bekos!”
diye bağırdılar. Çoban bu sözü ilk duyduğunda bir şey demedi, ama daha sonra da
her gelişinde aynı sözü işitince efendisine haber verdi ve isteği üzerine
çocukları kendi görsün diye aldı, ona götürdü. Psammetikos kendi kulağı ile de
duyduktan sonra, herhangi bir şeye bekos adını vermiş olan insanların kimler
olduklarını araştırmaya koyuldu; araya taraya Phrygialıların ekmeğe bekos
dediklerini öğrendi. Böylece ve bu ipucuna tutunarak Mısırlılar, Phrygialıların kendilerinden
daha eski olduklarını itiraf ettiler. Ben bu hikâyeyi, Memphis’te Hephaistos rahiplerinden
dinledim. Hephaistos’a burada da tapılır. Yunanlılar bu konuda boş laflar
söylerler, Psammetikos, güya dilini kestirdiği kadınlara emanet etmiş bu
çocukları, filan gibi şeyler.”
Konuşulan en eski dil hangisi ise o dili
konuşanların da en kadim topluluk olacağı varsayımından hareketle yapılan bu
deneyi açıklamaya yönelik bir çalışmada (Hewes, 1993’ten akt: Önder Erol,
2014), çocukların söyledikleri bekos kelimesinin ilk
hecesi olan “bek” sesinin, keçilerin sesine yakın
olduğu ve taklit yoluyla bu kelimeyi kullandıkları ileri
sürülür. Hikâyede de çocukların keçi sütü ile beslendiklerinden bahsedilmesi bu
görüşü desteklemektedir. İnsanların öğrendikleri dilin kökenine yönelik olarak
bu hikâyede olduğu gibi benzer birçok deney yapılmış ve dilin oluşumu ve kökeni
üzerinde araştırmalar devam etmiştir.
Kaynakça:
Kavak, M. (2021). Frig
Dini ve Mitolojisi. Çakmak, T. F. (Ed.). Turist Rehberleri İçin Genel
Mitoloji(ss. 389-408) İçinde. Ankara: Detay Yayıncılık.