
Frigler,
Matar şeklinde hitap ettikleri ana
tanrıçaları “Kybele” etrafında dini uygulamalarını şekillendirmişlerdir (Kavak,
2020). Frig dini çok tanrılı bir din olarak kabul edilse de antropomorfik
(insan biçimli) tasvir edilen tek Frig tanrısı “Matar” yani “Ana”
dedikleri Kybele’dir. Frigler, bir ana tanrıçaya doğrudan “Ana” şeklinde seslenen ilk
toplumdur (Roller, 2013). Bunun kanıtı olarak Frigya’da Kybele adına yapıldığı
düşünülen kaya anıtlarının (Midas Anıtı vb.) üzerindeki Frig dilinde Ana
anlamına gelen “Matar” yazıtı
gösterilmektedir. Frigler ana tanrıçalarına genellikle Matar ve kimi zaman da Matar Kubileya
şeklinde hitap etmişlerdir. Yunanlar “Dağın
Anası” anlamına gelen Matar Kubileya’daki
Kubileya sıfatından Kybele ismini
türeterek bu ismi günümüze kadar ulaştırmışlardır (Roller, 2013).
Frig
ana tanrıçası kültünde sık sık Attis ismi ile karşılaşılır. Attis, Frigya’da
en sık saptanan özel addır (Roller, 2013). Dolayısıyla Attis’in tanrısal bir
varlık olup olmadığı kesin değildir. “Tanrıçanın Attis adında genç bir
sevgilisi vardı. Tanrıçanın her yıl sevgilisine ancak ilkbaharda kavuştuğuna,
böylelikle de doğaya yeni bir yaşam geldiğine, sevgilisini yitirdiği aylarda
ise doğanın kış uykusuna yattığına inanılıyordu” (Sevin, 1991: 77).
Kybele
kültüne yönelik olarak Frigler döneminde kurulan Pessinus (Sivrihisar-Ballıhisar
Köyü) ve Midas Kenti gibi kimi
kutsal kentler önemli merkezlerdi (Sevin, 2003). “Din işleri antikçağda da
bugünküne benzer bir işleyişe sahipti. Her inancın bir merkez tapınağı ve
merkezi yönetimi bulunmaktaydı. Her yeni kutsal alan sadece merkezi tapınağın
yetkililerinin izniyle ve kimi kutsal emanetlerin yeni yere taşınmasıyla
gerçekleşiyordu” (Gezgin, 2021: 121). Frig inancının merkezi tapınağının
bulunduğu Pessinus, bir rahip devleti gibi konumlanırdı ve efsanelerde geçen Kybele’nin
sevgilisi Attis’in çılgınlık sonucu kendini hadım ettiği yer burasıydı (Claerhout
ve Devreker, 2008). Pessinus’ta “tanrıça gökten inmiş bir
idol olarak kabul edilirdi; bu da siyah meteorik
bir taştı. Burası tanrıça onuruna görkemli dinsel törenlerin yapıldığı bir
kutsal kent durumundaydı. Yönetimini, biri Attis adını taşıyan iki baş rahip (archigallos) üstlenmişti. Bu iki rahip-kralın erkekliklerini
tanrıçaya adamış olmaları gerekiyordu. Bunların yanında gallos denen, daha alçak rütbeli hadım rahipler de vardı” (Sevin,
2003: 266). Kybele adına yapılan tapınım, “parlak renkli giysiler içinde,
göğüslerinde tasvirler olduğu halde merasim alayı içinde hareket eden ve Büyük
Ana’nın şerefine flüt ve tympanum çalan Phrygialı bir rahip ile
bir rahibenin sorumluluğunda idi” (Çapar, 1978: 179).
Kybele’nin
rahipleri olan Galloslar, ana
tanrıça ayinlerini ve kurban sunularını yürüten kişilerdi. Gallos veya Latince
Gallus olarak bilinen Kybele rahipleri erkek olmalarına rağmen “hadım ve
kadınsıydılar, dış görünüşleri ve karakterleri de kadın gibiydi, serbestçe
salıverilmiş uzun saçlarına bazen kokular sürer ve kadın elbiseleri giyerdi.
Ayinler sırasında çığlıklar atar, saçlarını çılgınca savurur, müzik aletlerini
gümbürdetirlerdi” (Roller, 2003: 271). Ayrıca “tanrıça ile genç aşığı Attis’in
şerefine çılgın ve vahşi karakterli danslar yaparak seyredenleri ürpertirlerdi”
(Çapar, 1978: 182). Gallos’lar ile
ilgili bir aslanla karşılaştıkları ilginç bir hikâye bulunmaktadır. Hikâyeye
göre, kırlarda dolaşan bir Gallos’a aslan saldırmaya başlayınca Gallos hemen
orada Kybele ayinlerindeki gibi çılgın hareketlerle tef çalıp uzun, dağınık
saçlarını sallayarak aslanı korkutmayı başarır. Bu olaydan Kybele sayesinde
kurtulduğunu düşündüğü için de minnettarlığının bir göstergesi olarak tanrıçaya
adaklar sunar (Roller, 2013). Kybele inanışında ortaya çıkan bir diğer isim
olan ve Gallos’lar ile bir tutulabilen “Korybantlar” (Korybantes/Koribantlar), esrik bir halde davul eşliğinde dans edip
müzik yapan ve davulun mucitleri olarak kabul edilen Kybele taraftarları veya rahipleriydi
(Encyclopedia Britannica, 2021).
Dağlık
Frigya olarak adlandırılan ve Eskişehir,
Afyonkarahisar ve Kütahya sınırlarını kapsayan bölge, Friglerin en önemli kült
yapıtlarının yer aldığı ve çeşitli Frig kale ve düz yerleşimlerinin bulunduğu
önemli bir dini merkez konumundaydı. Burada en çok göze çarpan yerleşimlerden
biri olan Midas Kenti’nde, ana
tanrıça Kybele’ye adanmış Friglerden günümüze ulaşan 17 m yüksekliği, 16,5 m genişliği
ile en görkemli kaya anıtı olan Midas
Anıtı yer alır. Midas Anıtı (MÖ 8. yy) ve bu bölgede yer alan
yakınlarındaki Bitmemiş Anıt, Sümbüllü Anıt, Areyastis Anıtı, Bahşeyiş Anıtı,
Maltaş Anıtı ve Aslankaya Anıtı; MÖ 8. yy. ile 6. yy. arasında yekpare kayaya
oyulmuş ve niş kısmındaki tanrıça Kybele önünde ritüellerin düzenlendiği en
önemli tapınma yerleriydi.
Pessinus’ta ana tanrıçayı simgeleyen bir kara taş yani meteortaşı bulunmaktaydı. Göktaşlarını dinsel açıdan ele alan Eliade’ye göre (2003a:20), “bu taşlar göksel kutsallıkla yüklü olarak düşerler, yani göğü temsil ederler. Meteoritlere bağlanan bunca tapım ve hatta bu taşların tanrıyla eş tutulması büyük bir olasılıkla buradan kaynaklanır: Taşlarda tanrının “ilk halinin” doğrudan tezahürünü görürler. Phrygia'daki Pessinus meteoriti Kybele'nin imgesi olarak yüceltilirdi.” Pessinus’taki bu meteor taşı, MÖ 204 yılında Pessinus’tan Roma’ya taşınır ve böylece Kybele kültü daha geniş coğrafyalara yayılır. Kybele’nin Roma’ya götürülüşü, tarih sahnesinde kritik bir dönemi yansıtır. Romalılar, “Kybele sayesinde” düşman tehdidinden kurtulur ve imparatorluğa doğru giden bir süreçte, atalarının yurdu olarak gördükleri Troya ve dolayısıyla Anadolu’ya yönelerek Anadolu’da binlerce yıl sürecek olan ve hatta başkentlerini İstanbul’a taşıyacakları dönemin ilk adımını atmış olurlar.
Kaynakça:
Kavak,
M. (2021). Frig Dini ve Mitolojisi. Çakmak, T. F. (Ed.). Turist Rehberleri İçin
Genel Mitoloji (ss. 389-408) İçinde. Ankara: Detay Yayıncılık.