
Frig Vadileri olarak bilinen Dağlık Frigya Bölgesi, Kybele adına yapılan eşsiz kaya anıtları, Bizans dönemi görkemli kaya kiliseleri, 2700 yıl öncesinin izlerini taşıyan derin antik yol kalıntıları ile peribacalarının yoğun bir şekilde görüldüğü ilginç jeolojik oluşumları bakımından UNESCO Dünya Miras Geçici Listesine dahil edilen evrensel ve istisnai bir kültürel miras alanıdır. Frigya Bölgesi Eskişehir, Kütahya ve Afyonkarahisar illerini kapsamaktadır.
Ana tanrıça Kybele ve kral Midas’ın ülkesi olarak bilinen Frigya Bölgesi sınırlarında yer alan Frig Vadisi, henüz geniş kitlelerce keşfedilmemiş, tarihi dokusunu korumuş ve eşsiz coğrafyasıyla büyüleyen bir cazibe merkezidir. MÖ 9.-7. yüzyıllar arasında yaşamış olan gizemli Frigyalıların miras bıraktıkları bu alan dini metropol olarak kabul edilmektedir.
Frigler, dini inanışlarının merkezindeki ana tanrıça Matar (Kybele), ünlü kralları Midas ve mitolojik hikayeleri, başkentleri Gordion, dini merkezleri Pessinus ve Frig Vadisi, görkemli tümülüs ve kaya mezarları, Frig icadı olarak kabul edilen çengelli iğne (fibula), omphaloslu (göbekli) kaseler, çifte kaval, Pan flüt ve özgürlüğü simgeleyen Frig Başlığı, kaya anıtları, ahşap, tekstil ve maden işçiliğindeki eşsiz eserleri ile antik döneme damgasını vurmuş renkli bir toplumdur.
Vahşi doğanın efendisi ve bereketin sembolü Kybele adına yapılan metrelerce yükseklikteki kaya anıtlarının en güzel örneklerinin görüldüğü Frig Vadisi, kaya mimariye sahip anıt, kale, kilise ve yerleşim alanları gibi yoğun arkeolojik eserlerin yanı sıra volkanik yapıdaki arazisinde görülen peribacaları, antik yol izleri ile karaçam ve meşe ağaçlarının sık görüldüğü orman ekosistemi bakımından son yıllarda dikkat çeken bir ziyaret noktası olmuştur.
Frig Vadileri’nin eşsiz güzellikleri keşfetmek amacıyla 2013 yılında ortaya çıkan Frig Yolu; 4 il (Eskişehir, Afyonkarahisar, Kütahya ve Ankara) ve yaklaşık 50 köyden geçen 506 km uzunluğunda, işaretli bir yürüyüş rotasıdır. Frig Yolu’nun ve Dağlık Frigya Bölgesinin en önemli çekim merkezleri olan Ayazini, Avdalaz Kalesi-Kanyonu, Göynüş Vadisi, Bayramaliler Kalesi, Antik yol ve peribacaları, Emre Gölü, Aslankaya, Memeç Kayalıkları (Afyonkarahisar); Yazılıkaya-Midas Kenti, Areyastis Anıtı, Gerdekkaya, Doğanlı Vadisi, Kümbet Köyü, Zahran Vadisi (Eskişehir); Sabuncupınar, Fındık Köyü, Kayzer Kale, İnli, İncik, Doğuluşah, Sökmen, Söğüt Köylerindeki Frig Vadileri (Kütahya) doğal ve kültürel miras alanlarını sanal ortamda deneyimleyeceğiz.
Hazırsanız ekranınızın başına geçin ve Frig Vadilerini keşfetmeye başlayalım!
FRİG UYGARLIĞI (MÖ 9.-7. yy)
Frigler,
Anadolu’da yayıldıkları geniş coğrafyada bıraktıkları izler, ana tanrıçaları
Kybele’yi yaşamlarının merkezine almaları ve kral Midas gibi birçok efsaneye
konu olan tarihi şahsiyetlerinin yanı sıra mimari, dokumacılık, ahşap ve
madencilikteki üstün yetenekleri ile tamamen kendine özgü bir topluluktur.
Ege
Göçleri veya Deniz Kavimleri Göçü’nün yaşandığı MÖ 1200 yılı civarında
Avrupa’dan Anadolu’ya göç ettikleri ve MÖ 10. yüzyıldan itibaren Sakarya Nehri
kıyısındaki başkentleri Gordion’da (Ankara-Polatlı-Yassıhöyük Köyü) güçlü bir
krallık kurarak MÖ 6. yüzyıla kadar egemenliklerini sürdürdükleri
bilinmektedir.
Friglerin
Anadolu’daki varlığını kanıtlayan en önemli antik kent olan Gordion’da 1900
yılından günümüze kadar devam eden kazılar sonucunda ortaya bir Frig
kronolojisi çıkmıştır. Gordion’da Frig Dönemi’nin başlangıcı MÖ 1100-900
tarihleri arasında iken, güçlü bir krallık kurmaya başladıkları MÖ 900-800
tarihleri Erken Frig, en parlak dönem sayılan MÖ 800-540 tarihleri Orta Frig ve
son olarak MÖ 540-330 tarihleri ise Geç Frig dönemi olarak kabul edilmektedir
(Dijital Gordion, 2021).
Friglerin
kurmuş oldukları devletin adı yazılı kaynaklarda Frigya veya Phrygia olarak
geçmektedir. En parlak dönemi kral Midas döneminde (MÖ 738-696) yaşanmıştır
(Akurgal, 2017). Anadolu’nun Demir Çağı uygarlıkları arasındaki en güçlü
devletlerden birini kuran Friglerin ülkesi Frigya’nın sınırları; İç Anadolu’nun
büyük bir bölümünü (merkezi Ankara olmak üzere, batıda Eskişehir, doğuda
Yozgat’a kadar) kapsamakta, kuzeyde Çorum ve Samsun, güneyde Antalya Elmalı,
batıda ise Kütahya ve Balıkesir Bandırma’ya kadar uzanmaktaydı. Frigler MÖ 6.
yüzyılda tamamen egemenliklerini kaybetmelerine rağmen tarih boyunca
yaşadıkları ve neredeyse onlarla özdeşleşen bölgeye (Ankara, Eskişehir,
Afyonkarahisar ve Kütahya), Roma ve hatta Bizans dönemine kadar Frigya/Phrygia
denilmeye devam edilmiştir (Sevin, 2003).
Frig
tarihi ve kültürü hakkında önemli ipuçları veren Frigçe, Hint-Avrupa dil
ailesinde yer almaktadır. Fakat bu dil günümüzde halen çözülememiştir.
Dillerinin çözülememesi nedeniyle Frigler hakkında bildiklerimiz sınırlıdır.
Fakat günümüze ulaşan Frig Dönemi heykel, anıt ve mezar gibi yapılardan elde
edilen arkeolojik verilerin sunduğu önemli bilgiler ile Asur, Yunan ve Roma
Dönemi yazılı kaynaklarından yola çıkarak Frig kültürünü daha iyi
anlayabilmekteyiz. Yazılı kaynaklarda, Friglerden ilk kez söz eden Homeros’tur
(MÖ 8. yy). İlyada Destanı’nın birçok yerinde (II. 862-863; III, 184-1940; X,
431) Friglerin ismi geçmektedir. Homeros, Friglerin Sangarios Nehri (Sakarya
Nehri) boyunca yerleşmiş olduklarını belirtmektedir. Ayrıca Friglerin,
Troyalıların yanında yer aldıklarından ve “savaşa girmek için yanıp
tutuştuklarından” bahsetmektedir (Berndt-Ersöz, 2012). Asur kaynaklarında ise II.
Sargon (MÖ 722-705) döneminde Asurlar ile Frigler arasında yakın ilişkiler
kurulduğu anlaşılır. Ayrıca Asur kaynaklarında Frigler yerine “Muşkiler” ve
kral Midas yerine “Mita” denildiği görülmektedir.
Herodotos (VII, 73) Frigler için “Avrupa’da oturdukları zaman Bryg adını taşıyorlardı ve onların (Makedonyalıların) komşularıydılar, Asya’ya geçtikten sonra yurtları ile birlikte adları da değişmiştir” şeklinde bilgiler vermektedir. Herodotos (I, 14) ayrıca Frig kralı Midas’ın Delphoi Apollon Tapınağı’na “üzerinde oturup alenen adalet dağıttığı krallık tahtını ki, görülmeye değer bir şeydir” dediği tahtını armağan ettiğinden ve çeşitli sunular gönderen ilk barbarın/yabancının Midas olduğundan bahseder. Kral Midas, antik dönemde zenginliği ile meşhurdur ve dönemin yazarları tarafından sıkça birinin zenginliğinden bahsedilirken onu kıyaslamak için “Kral Midas kadar zengin” ifadesi kullanılırdı.
Aristoteles,
Politika adlı eserinde, zenginliğin gerçek doğasını tartışırken bir insanın
ziyadesiyle para gücüne sahip olabileceğini fakat yine de açlıktan
ölebileceğini Midas’ın başına gelenler üzerinden (Dionysos’un kral Midas’a
yaptığı iyilik karşısında ne dilerse yerine getireceğini söylemesi üzerine
Midas’ın doyumsuz bir şekildeki isteğinden dolayı önüne gelen her şeyin altına
dönüşmesi üzerinden) örnek vererek açıklar (Roller, 1983). Frig kralı Midas,
“zamanla tam bir kahraman, yarı-tanrı ve hatta tanrı kimliğine bürünmüş; Matar
denen Ana Tanrıça’nın oğlu ve Pessinus’taki tapınağın kurucusu sayılmış; pek
çok kent onu kurucu-kahraman (ktistes) olarak benimsemiştir. Bunlardan en
tanınmışları: Ankyra (Ankara), Kelainai (Dinar), Prymnessos (Süğlün/Söğütözü),
Midaeion (Karahöyük) ve Kadoi’dir (Gediz)” (Sevin, 2003: 244).
Frigler
hakkında genel olarak şunlar söylenebilir: “Özgürlüklerine düşkün, tarım ve
hayvancılıkla geçinen, yaşadıkları coğrafyanın dağlık ve ormanlık olmasından
ötürü ahşap işçiliği ve marangozlukta ilerlemiş, kaya anıtlarından gördüğümüz
kadarıyla taş işçiliğinde ustalaşmış, dokumacılıkta ve tekstilde gelişmiş, ele
geçen tunç, gümüş ve demir eserlerden anladığımız kadarıyla madencilik alanında
da oldukça yüksek bir düzeye ulaşmış bir toplumdur” (Tüfekçi Sivas ve Sivas,
2012: 11). Ayrıca, Frigler’de “bir saban ya da öküz çalanın cezasının ölüm
olması” Frig toplumunun yaşam biçimi ve inancında da açık bir
şekilde görülen tarım toplumu kimliğinin ne kadar ağır bastığının
göstergesidir.
Anadolu’nun
en maharetli ve öncü topluluklarından biri olan Frigler; fibula adı verilen
yaylı çengelli iğneyi bulan, ortası göbekli phialelerin (tasların) mucidi,
iğneyle nakışı ilk kez bulan, devlet kontrolünde gelişmiş bir tekstil imalatı
kuran ve ürettiklerini çağdaşı komşu krallıklara ihraç eden, tapetes denilen
halılarıyla meşhur, Anadolu’ya tümülüs tipi mezar geleneğini getiren, uçları
öne doğru eğik sivri uçlu Frig başlığı takan, ilginç ve gizemli bir uygarlığın
kurucusudur. Friglerin kült uygulamaları ve öncü oldukları kültür unsurları
yalnızca Anadolu coğrafyası ile sınırlı kalmamış, yüzyıllar boyunca dünyanın
birçok yerinde yaşatılmıştır.